İş İnsanı Kenan İlten: Daire fiyatlarının ve kira bedellerinin olağan dışı artışı, temel tüketim mamullerindeki fahiş fiyatlar; sadece ‘ekonomi kötü yönetiliyor’ söylemi ile açıklanamaz. Fırsatçılık ve aç gözlülük de var.
Ekonomi ve sosyal yaşama dair söylemleri ile dikkat çeken iş insanı Kenan İlten, ülke gündemi ile ilgili olarak gazetemize bir değerlendirme yaptı.
İlten değerlendirmesinde şu sözlere yer verdi; “Ahlak bozulduğunda diğer her şey de bozulur. Kişisel olarak beni en fazla düşündüren husus budur. Ben o yüzden ‘Ne olacak bu memleketin hali’ sorusundan önce ‘Ne olacak bu insanların hali’ sorusunun irdelenmesi gerektiğine inananlardanım.
İçinde boğuştuğumuz ekonomik şartlar hepimizin malumu. Bu nokta da mevcut iktidarı yoğun eleştiriyoruz. Siyaseten yapılan eleştirilerin dışında, mağduriyet yaşayanların haklı feryatları da var elbet.
Diğer taraftan, objektif bir değerlendirme yapıldığında, mevcut durumun yalnızca uygulanmakta olan ekonomik politikaların yetersizliğinden kaynaklanmadığını görmek mümkün.
Örneğin geçtiğimiz ay konut alımını kolaylaştırmak için düşük faizli kredi imkanı duyuruldu. Açıklamanın yapıldığı gün ‘satılık daire’ ilanlarında 800 bin TL’lik dairelerin bedelleri 1 milyona ve hatta 1 milyon 200 bin TL’ye çıkarıldı. Tam bir ‘fırsatçılık’ dalgasına şahit olduk!
Ev ve iş yerlerinin kira bedelleri kısa sürede Dolar – Euro artışının çok üstünde yükselişler gösterdi. Gıda fiyatlarında da benzer fırsatçılık anlayışı; normalin dışında fiyatlarla karşı karşıya kalmamıza neden oldu. Bazı ürünlere hiçbir gerekçe yok iken neredeyse her hafta keyfi zamlar yapıldı.
Bundan 6 ay önce lokantalarda 5 – 6 TL’ye servis edilen bir tabak çorbanın bugün 15 – 20 TL’ye çıkmasını, sadece ekonomik politikaların yanlışlığı, Dolar Euro artışı ya da enflasyon verileri ile açıklayamazsınız.
İşin içine aç gözlülük, fırsatçılık, helal – haram hesabı yapmamak yani ahlaki dejenerasyonu da katmak lazım.
İğneyi kendimize, çuvaldızı iktidara batıralım!
Kişisel gözlemim şudur ki; bu ülkede yaşanan en yüksek seviyede enflasyon, ahlaki enflasyondur.
Ve bir şeyler düzelecekse, önce bu noktada kendimize çeki düzen vermeliyiz.
Bu arada, matematik hesabının sosyal yaşama olumsuz etkilerini de hesap etmek lazım. Alkole zam yapılıyor sahte içki imalatı yapanların ekmeğine yağ sürülüyor. Sigaraya zam yapılıyor, sarma tütüncüler rol kapıyor.
Netice itibari ile bu durumdan gerçek anlamda sabit gelirli vatandaşlarımız olumsuz etkileniyor. Alım gücü her geçen gün azalan bu vatandaşlarımızın, ekonomileri ile birlikte sosyal yaşam kaliteleri de düşüyor, sağlıkları bozuluyor.
Bir kesimin mutluluğu, toplumsal çoğunluğun mutsuzluğu üzerine kurulur ise; bunun uzun sürmesi – kalıcı olması düşünülemez.
Bu noktada da ‘ahlak’ adaleti gerektirir ve bir şeyleri düzelteceksek işe buradan başlamalıyız…”