reklam

reklam
DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN
reklam

AYGAD Başkanı Ahmet Işıkdağ’dan 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü mesajı

Yayınlanma Tarihi : Google News
AYGAD Başkanı Ahmet Işıkdağ’dan 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü mesajı
reklam

Anadolu Yazarlar ve Gazeteciler Derneği Başkanı Ahmet Işıkdağ, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü´ne dair önemli açıklamalarda bulundu.

Basın mensuplarının bu özel gününü kutlayarak günün anlam ve öneminden bahseden Işıkdağ; “Birleşmiş Milletler tarafından 20 Aralık 1993 yılında 3 Mayıs´ın, Dünya Basın Özgürlüğü Günü olarak kutlanmasına karar verildi. Ancak 180 ülkenin kabul ettiği karardan sonra her yıl sistematik bir şekilde basın mensuplarına yönelik saldırı, tutuklama ve öldürme olayları artarak devam etmekte. Basın yayın kurumları ve çalışanlarına yönelik artan şiddet olayları ile birlikte sansürün ve çeşitli nedenlerden dolayı oto sansürün de yoğunlaştığı görülmekte.

3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü; basının demokrasiyi korumaktaki rolünü vurgulamak, etik gazeteciliği ön plana çıkarmak, basının aşırı sansür edildiği ülkelere bir mesaj göndermek, görevini yaparken öldürülen gazetecileri anmak ve yetkililere sorumluluklarını hatırlatmak amaçlı kutlanılıyor.

Anadolu Yazarlar ve Gazeteciler Derneği Başkanı olarak, bu sektörde alın teri dökerek halka yarar sağlayan tüm meslektaşlarımın bu özel gününü kutluyorum. Her zaman yanınızda olmaktan gurur ve mutluluk duyuyorum” şeklinde konuştu.

MEKSİKA CİNAYETLERDE İLK SIRADA

En çok gazeteci öldürülen ülkelerin arasında Türkiye’nin olmamasına değinen Işıkdağ;

“En çok gazetecinin öldürüldüğü ülkelerin sıralaması şöyle; Meksika, Afganistan, Pakistan, Hindistan, Filipinler, Suriye, Nijerya, Yemen, Irak, Somali, Bangladeş, Kamerun, Honduras, Paraguay, Rusya ve İsveç´te gerçekleşti. Türkiye bu sıralamaya girmiyor. Bu da biz basın mensupları için sevindirici bir durum. Demokrasiyi benimseyen hiçbir ülkede basın mensupları öldürülmemeli, haklı bir gerekçe olmadan da tutuklanmamalıdır.

Başkan Işıkdağ en çok gazeteci tutuklayan ülkenin Çin olduğunu belirten açıklamasında;

“Gazetecilerin en çok cezaevinde olduğu ülkelerin başında Çin, Suudi Arabistan, Mısır, Vietnam ve Suriye geliyor. Bazılarının tutuklanma gereksinimleri Devlet sırı ifşa, terör propagandası yapma, ya da terör olaylarına bulaşma gibi haklı nedenlerden dolayı olabilir. Ama genel itibarı ile Türkiye´de 20´nin üzerinde basın mensubu tutuklu. Açıklanan rapora göre dünya genelinde cezaevlerinde kadın gazetecilerin sayısı ise 42’dir” sözlerine yer verdi.

GAZETECİLER İDAMLA KARŞI KARŞIYA

Başkan Işıkdağ; “Tutuklu 5 gazetecinin idam cezasıyla karşı karşıya olduğu belirtildi. Bu kişilerden İranlı blog yazarı Ruhullah Zem´in cezasının 12 Aralık´ta infaz edildiği, diğer idam tehdidi altındaki gazetecilerin Yemen´deki asilerin elinde bulunduğu ifade edildi” dedi.

BASINI COVİD´DEN KORUYALIM

Dünya genelinde koronadan dolayı hayatını kaybeden çok sayıda gazeteci olduğunu belirten Başkan Ahmet Işıkdağ;

“2020 yılında çok sayıda gazeteci Covid-19 nedeniyle yaşamını yitirdi. Ancak bu gazetecilerden kaçının işlerini yaparken virüs kaptığı bilinmiyor. Bazı ülkelerle birlikte Türkiye de, covid aşısı için basını ikiye ayırmış durumda. Turkuaz yani eski adıyla sarı basın kartı olanlar aşı olabiliyor. Ama kartı olmayanlar aşı olamıyor. Yerel ve basın kartı olmadan çalışan binlerce basın mensubu bulunmakta. Basın kartı olmayanların önemli bir bölümü de ulusal diye bilinen genel basında çalışanlardır. Bunlar toplu ulaşım araçlarını, kamu binalarını kısacası toplumu ilgilendiren her alanda varlar. Siz turkuaz basın kartı diye diretirseniz, virüsü yenmekte başarılı olamazsınız. Yerel ya da genel ayırımı yapmadan tüm basın mensuplarına biran önce aşı yapılmalıdır. Kişinin basın çalışanı olup olmadığını öğrenmek çok kolay. Yeter ki istesinler.

Ayrıca Covid-19 haberleri nedeniyle Dünya genelinde 130 gazeteci cezaevine atılmıştır. Bu gazetecilerden 14´ü hala tutuklu. Korona krizini başarılı yönetemeyen ülkelerin basını baskı altına almanın bir göstergesidir” dedi.

Konuşmasında Türkiye´de yerel basın mensuplarının sorunlarına da değinen Işıkdağ sözlerine şu şekilde devam etti:

“Resmi olarak tanınmama, basın kanunundan faydalanmama, toplu ulaşımdan ücretsiz faydalanmama, kamu kurumlarına ait otoparklardan faydalanmama, İstanbul için (İSPARK) BİK´in ilan payından faydalanmama, şartların ağır olmasından dolayı Türkuaz yani sarı basın kartını alamama gibi çok sayıda sorunla mücadele etmek zorunda kalıyor.

BİK Basın ilan Kurumunun resmi İlan dağılımındaki haksızlığını hepimiz biliyoruz. Bu yetmezmiş gibi belediyelerin ve bazı kurumların dini ve resmi bayramlarda topluma mesajlarını iletmek için verdiği ilanlara da göz dikmiş durumda. BİK bu kurumlara yolladığı bildiride yerel gazetelere verilen ilanların kendi aracılığıyla yollanmasını talep etmiş. Yollanan bildirinin hiçbir resmi dayanağı yoktur. Amaç verilen ilanlardan %15 pay almak el insaf diyorum. Türkiye’nin birçok ilinde bana bu anlamda mesajlar gelmektedir. Mesleki yeterlilik ve eğitim gibi ciddi sorunlarımız da var. Türkiye genelinde 100 bin civarında çalışanı olanı yerel basın işsizlik oranında önemli bir rakamı teşkil ediyor. Bunu da göz ardı etmemek gerekir. Bu anlamda hükümet yetkililerini ve yerel idarecileri daha hassas davranmaya davet ediyorum.

Ayrıca Başkan Işıkdağ, yabancı dil bilen basın mensubu sayısının yetersiz olduğuna ve konuyla ilgili çalışmalarının olacağına dikkat çekti:

“Bir diğer önemli sorunumuz, görevimizin gerekliliklerini yerine getirememek. Örneğin ulusları arası ülkemizin aleyhinde bir konu vuku bulduğunda, pasif kalıyoruz. Oysa basın mensubu aynı zamanda kitleler arası iletişimcidir. Yani haber ve yayınlarımızla uluslar arası aleyhte olan bir konuyu lehte çevirmemiz lazım. Bana göre en büyük eksiklerimizden biri budur. Bir basın mensubu en az bir yabancı dil bilmelidir. Ama yabancı dil bilen basın mensubu sayısı çok az. Bunu genel yada yerel ayırmıyorum, tamamını kapsıyor bu düşüncelerim. Bu anlamda dernek olarak bir çalışmamız olacak inşallah.”

reklam

YORUM YAP